"Kanun güncellemeleri için Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü kayıtları, yönetmelik güncellemeleri için ise ayrıca Adalet Bakanlığı kayıtlarının da esas alındığı bu derlemenin ondördüncü baskısında, 25.07.2018 tarih ve 7145 sayılı Kanun da dahil olmak üzere onüçüncü baskıdan sonra gerçekleşen değişiklikler ilgili mevzuata işlenmiştir. Bununla birlikte 18 Temmuz 2018 tarihinde sona eren olağanüstü hal nedeniyle daha önce yasalaşmayan KHK düzenlemeleri ilgili mevzuattan çıkartılmıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının da işlenmesine azami özen gösterilmiştir."
(Tanıtım Yazısı)
Konu
Başlıkları
""Ceza Genel Hukuku - Temel Bilgiler" kitabı, öncelikle meslek yüksekokulları ve müfredatında ceza hukuku dersine yer veren diğer fakülteler için hazırlanmış bir ders kitabıdır. Bunun yanında kısa süre içerisinde ceza hukuku genel hükümler ile ilgili temel bilgilere erişmek isteyen ve mesleki sınavlara hazırlananlar için de bir başvuru kaynağı olma özelliği taşımaktadır. Bu açıdan konular mümkün olduğu kadar teorik ayrıntıya girmeden "öz" bir anlatımla ele alınmaya çalışılmıştır. Aynı sistematikle hazırlanmış olmaları dolayısıyla, bu eserde yer alan konularla ilgili teorik ayrıntılar, tartışmalar ve yargı kararı analizleri için "Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler" adlı eserimize başvurulmasını tavsiye ederiz." (Tanıtım Yazısı)
Konu
Başlıkları
""Ceza Muhakemesi Hukuku Temel Bilgiler" adlı eser, özellikle Adalet Meslek Yüksekokulları, Askeri Okullar ve Polis Okulları ile İİBF'nin müfredatlarında ceza muhakemesi hukuku dersi bulunan bölümlerinde takip edilebilecek bir kaynak eser olarak hazırlanmıştır.
Bu bakımdan eserde yoğun teorik bilgi yüklemesinden kaçınılmış, kısa sürede ceza muhakemesi hukukunun temel esaslarına vakıf olmayı sağlayacak bir sistematik takip edilmiştir. Bu eser ayrıca meslek sınavlarına hazırlık yapan hukukçular için de faydalı olabilecek niteliktedir.
Eserin güncellenmiş ve geliştirilmiş bu sekizinci baskısında bir önceki baskıdan bugüne kadar gerçekleşen yasal değişikliklerin de işlenmesine azami özen gösterilmiştir. Bu eserde yer alan konuların her yönüyle ayrıntılarına hakim olmak için aynı yazarlar tarafından yazılan Ceza Muhakemesi Hukuku (2018) eserine başvurulması tavsiye edilir." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler eserimizin onüçüncü baskısında, 25.07.2018 tarih ve 7145 sayılı Kanun da dahil olmak üzere onikinci baskıdan sonra gerçekleşen mevzuat değişiklikleri göz önünde bulundurularak gerekli güncellemeler yapılmış, gerek yerli gerekse yabancı literatür taranarak yeni tartışmalar açan ya da mevcut tartışmalara özgün katkılar sağlayan eserler ilgili konular bağlamında değerlendirilmiştir. Ayrıca yüksek yargının güncel kararları titizlikle incelenmiş ve ilgili konularda tartışmaya açılmıştır." (Tanıtım Yazısı)
Konu Başlıkları
"Açıklamalı Şematik Pratik Çalışma Kitabı serisinin "Ceza Muhakemesi Hukuku" başlıklı ikinci kitabının 13. baskısında, 25.07.2018 tarih ve 7145 sayılı Kanun da dahil olmak üzere 12. baskıdan sonra gerçekleşen mevzuat değişiklikleri gerek konu özetlerine gerekse pratik çalışma cevaplarına işlenmiştir.
Bununla beraber konunun pratik bir şekilde pekiştirilmesini kolaylaştıran şematik anlatımlar, çözümlü ve çözümlenmemiş pratik çalışmalar güncellenmiş ve gözden geçirilmiştir. Ayrıca kitabın kendine özgü çizgisi dolayısıyla lisans öğrenimi dışında, meslek sınavlarına hazırlıkta da tercih edilmesi nedeniyle geçmiş yıllarda meslek sınavlarında çıkmış ve ceza muhakemesi hukukuyla ilgili olan önemli sorulara cevaplarıyla birlikte yer verilmiştir.
Pratik çalışma kitabında yer alan konu özetlerinin ayrıntıları için aynı yazarların "Ceza Muhakemesi Hukuku" kitabının 11. baskısı (2018) dikkate alınmalıdır." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Açıklamalı Şematik Pratik Çalışma Kitabı serisinin "Ceza Hukuku Özel Hükümler" başlıklı üçüncü kitabının 15. baskısında, 25.07.2018 tarih ve 7145 sayılı Kanun da dahil olmak üzere 14. baskıdan sonra gerçekleşen mevzuat değişiklikleri gerek konu özetlerine gerekse pratik çalışma cevaplarına işlenmiştir.
Bununla beraber konunun pratik bir şekilde pekiştirilmesini kolaylaştıran şematik anlatımlar güncellenmiş, çözümlü ve çözümlenmemiş pratik çalışma sayısı arttırılmıştır. Ayrıca kitabın kendine özgü çizgisi dolayısıyla lisans öğrenimi dışında, meslek sınavlarına hazırlıkta da tercih edilmesi nedeniyle geçmiş yıllarda meslek sınavlarında çıkmış ve ceza hukuku özel hükümler ile ilgili olan önemli sorulara cevaplarıyla birlikte yer verilmiştir.
Pratik çalışma kitabında yer alan konu özetlerinin ayrıntıları için aynı yazarların "Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler" kitabının 13. baskısı dikkate alınmalıdır." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler eserinin dokuzuncu baskısında, sekizinci baskıdan sonra gerçekleşen mevzuat değişiklikleri göz önünde bulundurularak gerekli güncellemeler yapılmış, gerek yerli gerekse yabancı literatür taranarak yeni tartışmalar açan ya da mevcut tartışmalara özgün katkılar sağlayan eserler ilgili konular bağlamında değerlendirilmiştir. Ayrıca yüksek yargının güncel kararları titizlikle incelenmiş ve ilgili konularda tartışmaya açılmıştır." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Ceza Muhakemesi Hukuku eserimizin onbirinci baskısında, 25.07.2018 tarih ve 7145 sayılı Kanun da dahil olmak üzere onuncu baskıdan sonra gerçekleşen mevzuat değişiklikleri göz önünde bulundurularak gerekli güncellemeler yapılmıştır.
Bu çerçevede, 18 Temmuz 2018 tarihinde sona eren olağanüstü hal nedeniyle daha önce yasalaşmayan KHK düzenlemeleri metinden çıkartılmış. Gerek yerli gerekse yabancı literatür taranarak yeni tartışmalar açan ya da mevcut tartışmalara özgün katkılar sağlayan eserler ilgili konular bağlamında değerlendirilmiştir. Ayrıca yüksek yargının güncel kararları titizlikle incelenmiş ve ilgili konularda tartışmaya açılmıştır." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Bilimi yöntemli ve süreklilik arz eden bir gerçeklik arayışı olarak tanımladığımızda aslında gerçeklik karşısındaki çaresizliğimizi de kabul etmiş oluruz. Gerçekliğin ne olduğunun cevabını verebilmek, pozitif bilimler ve bilgi felsefesi (epistemoloji) için dahi bu kadar zorken, acaba geçmişte yaşanan somut bir olaya ait tarihsel gerçekliğe ceza hakimi mutlak şekilde ulaşabilir mi? Bu zorluk ceza muhakemesinin nihai amacının maddi gerçekliği açığa çıkarma olarak kabul edilmesini engeller mi? Hakimin şahsi kanaati gerçekliğe mi yoksa objektif muhtemelliğe mi dayanır? Bir vakıa ne zaman ispatlanmış olarak kabul edilebilir? Hakimin bu kanaati ne ölçüde denetlenebilir bir olgudur? Ceza muhakemesinin gerçeklik arayışında in dubio pro reo ilkesi nasıl bir ihtiyacı karşılamak için ortaya atılmış, nasıl açıkça yazılı olarak düzenlenmeden yüzyıllardır uygulana gelmiştir? Elbette bu çalışmanın bu soruların tamamına cevap verebilme gibi bir iddiası olamaz, sadece bu tartışmaya bir tuğla koyabilme amacı güder.
- İlkenin Anlamı, Hukuki Niteliği ve Uygulanabilme Koşulları
- İlkenin Geçerliliğine Dair Dayanaklar
- Uygulama Alanı, Özellikle Yargılama Koşullarında Uygulanabilirliği
- Anglo-Amerikan, Fransız ve Alman Yargı Sistemlerindeki Yeri
- Ceza Muhakemesinde İspat Ölçüsü ve İspat Yükü Sorunları
- Hakimin Kanaatinin Objektif ve Sübjektif Unsurları
- Emareye Dayalı İspat ile İlke Arasındaki İlişki
- Kuşku Açısından Özellik Arz Eden Delil Türleri ve Delil Değerleri
- Kanaatle Gerçekliğin Bir Arada Bulunabilirliği
- Hakimin İkna Olması ve Gerekçe
- Yargıtay'ın Hakimin Şahsi Kanaatini Denetleme Yetkisi" (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
"Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 02 Haziran 2010 tarihinde doktora tezi olarak savunulan bu çalışma, ikinci basıda bu niteliğine saygı gösterilerek güncellenmeye çalışılmıştır. Bu anlamda tezin kabul edilen şekline uygun olarak esaslı değişiklikler yapılmaksızın, sadece iki bası arasındaki zaman zarfında konuyla ilgili yapılan yasal değişiklikler, yeni bilimsel çalışmalar ve yargı kararları gözden geçirilerek eserde değerlendirilmiştir.
İlk basıdan bugüne, uygulamanın TCK 23. maddeye yüklediği anlam ve vardığı sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, kanuni değişikle amaçlanan şekilde (aşağıda incelenen bazı yerinde kararlar dışında) objektif sorumluluğun önüne geçilemediği söylenebilir. Her ne kadar -kalp krizi vakıaları- olarak adlandırılabilecek olay türlerinde bir neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç değil taksirle öldürme suçu tartışma konusu olsa da Yargıtay’ın genel tavrı eleştiriye açıktır. Bunun kanımızca iki nedeni vardır; öncelikle Yargıtay özellikle maktulün kavga sırasında veya sonrasında kalp krizi geçirerek öldüğü olaylarda, taksirle öldürme suçu bakımından nedensellik bağını tespit etmekle yetinip objektif isnadiyet (beşeri nedensellik) teorisinin cezai sorumluluğu sınırlandıran kriterlerini uygulamamaktadır. Halbuki yasal düzenlemenin kaynağı olan Alman Ceza Hukukunda baskın görüş ve Alman Federal Mahkemesi bu teoriyle (doğrudan nedensellik bağlantısı) özellikle hükmedebilirlik kriteri ve riskin yükseltilmesi yaklaşımı ile cezai sorumluluğun gereksiz yere genişlemesinin önüne geçmektedirler. İlgili hukuk kültürünün uygulama ve doktrinindeki birikim dikkate alınmaksızın başka bir ceza kanunundan hüküm ithal etmek, tek başına yasal düzenlemeden beklenen amaca hizmet etmez. Belki de en azından taksirle hareket etme koşulundan daha önemli olan nokta, bu kriterlerin somut olaya doğru şekilde uygulanmasıdır. İkinci olarak ise sübjektif isnadiyetin koşulu olarak özel neticenin fail için öngörebilir olup olmadığı incelenmeksizin öngörülebilirliğin sadece maktulün hastalığının fail tarafından bilinip bilinmemesine indirgenmesidir. -En azından taksirle hareket etme- ifadesi de uygulamayı aynı eylem bütünü içinde hem kast hem de taksir sorgulaması yapmaya zorlayarak, maddenin işlevinin zayıflamasına neden olmaktadır. Bunun için taksir ifadesi yerine neticenin öngörülebilirliğine vurgu yapılması, objektif sorumluluğun önüne geçmekte daha işlevsel olacak ve teorik olarak suç genel teorisine de uygun olacaktır. Bu husustaki değerlendirmeler için çalışmanın özellikle -Maddenin Lafzî Yorumu ve Özellikle -en azından taksirle hareket etme ifadesi- ve -Mağdurun Özel Durumunun Neticeye Neden Olması- başlıkları altındaki açıklamalarına bakılmalıdır. Bu eleştirilerin yanı sıra 2012 yılı sonrasında Yargıtay’ın doğrudan nedensellik kavramına , objektif isnadiyete atıf yapan , nedensellik bağlantısının ve hastalığın bilinmesinin tek başına yeterli olmacayacağı yönündeki kararları olumlu gelişmeler olarak sayılabilir.
Ayrıca aradan geçen beş yıllık zaman zarfında ceza hukukuna dair pozitif hukuktaki -değişim dalgaları- neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçları da etkilemiştir. Bu değişikliklerden kısaca söz etmek gerekirse, göçmen kaçakçılığı suçunda suçun mağdurların hayatı bakımından bir tehlike oluşturması suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış şekli olarak düzenlenmiştir (TCK m. 79/2); cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı suçlarında suç sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması, suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış şekli olmaktan çıkarılmış ve cinsel saldırı suçunda cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hali bir neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç şekli olarak düzenlemiştir (TCK m. 102/4). Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarında, bu suçların işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâli bir neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç şekli olarak düzenlenmiştir (TCK m. 142/5; m. 152/3). Bu değişiklikler genel hatlarıyla aşağıda ilk bölümde değerlendirilmiş ve yerindelikleri sorgulanmıştır. Ancak bu değişikliklere rağmen hala neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçların son tahlilde birer kasıtlı suç tipi olduklarına ilişkin genel hüküm değişikliği yapılmamış olması eleştirilebilir.
Aslında ilk basının önsözünde bilgi verilmesi gerekirken ihmal ettiğimiz bir husus, kitabın karşılaştırmalı hukuk inceleme yöntemini izah etmektir. Kitabın yazımında ağırlıklı olarak Alman ve Türk doktrini, yargı kararları ayrı başlıklar altında incelenmek yerine birlikte değerlendirilmiştir. Bunun nedeni çalışmanın konusunu teşkil eden TCK m. 23’ün hemen hemen aynı şekilde Al. CK. 18’den alınmış olmasıdır. Ceza hukuku kültürümüze yabancı olan bir formülasyon içeren m. 23’ü kaynağı olan Alman hukuk kültürünü inceleyerek anlamlandırmaya çalıştık. Bunun yanında İtalya, İspanya, Fransa, İsviçre, Avusturya ve Rusya CK. ’ları hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmıştır." (Önsözden)