Bu kitapta, Güney Afrika'ya sonradan gelen, işgalci küçük beyaz azınlık grubun, ev sahibi büyük siyah çoğunluğu yönettiği ve temelinde beyaz ırkın üstünlüğü tezinin yer aldığı apartheid rejimi (1948-1994) ve bu rejime karşı verilen meşru mücadele ele alınmaktadır. Ülkede egemen kılınan apartheid rejimi; apartheid yasalarının yapılışı ve uygulamaya taşınması, söz konusu insanlık dışı bu sisteme karşı yürütülen muhalefet hareketleri ile mücadele yöntemleri; yaşanan acılar ve otoriter sistemin yıkılması ve yerine kurulan demokratik rejime geçiş süreçleri ele alınmaktadır.(ARKA KAPAKTAN)
Bu kitapta, Batı'daki "ırk ayrımcılığı politikaları"nın düşünsel temelleri ortaya konulduktan sonra, ABD'de çok yakın bir zamana kadar uygulanan ekonomik, sosyal, hukuksal ve siyasal alanlardaki ırk ayrımcılığı politikaları ve bu politikalar karşısında Martin Luther King liderliğinde siyah insanın ortaya koyduğu barışçıl eşitlik mücadelesi ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.(ARKA KAPAKTAN)
1789 Fransız İhtilali'nin önde gelen kişilikleri arasında hiç kuşkusuz en önemlilerinden biri olan Sieyes; "Liberal devletin gerçek kurucusu, gerçek yapıcısı" olarak nitelenmektedir. Michelet'nin; "büyük hareketi (İhtilali) kendine mahsus ferasetiyle gören, hazırlayan ve hesaplayan adam..." dediği Sieyes'in devrime etkisi, düşünce alanında olduğu kadar, hatta daha çok olaylar planında olmuştur; o, bir yandan İhtilalin bizzat içinde yer almış, diğer yandan da İhtilalden sonra yeni rejimin şekillendirilmesinde aktif rol oynamıştır. Dolayısıyla o, bir düşünce adamı olduğu kadar aynı zamanda da bir eylem adamıdır. Chevallier'in ifade ettiği gibi: "Halk çağın en sert propaganda formüllerini ve savaş çığlıklarını Sieyes'in broşürlerinde bulacaktır.". Düşünce kadını Madam de Stael'e göre, Sieyes; "Devrimin ta kendisi"dir. Prelot'nun, "liberal devletin gerçek kurucusu", Touchard'ın, "1789'u temsil eden kişi", Murat Sarıca'nın, "Fransız İhtilalini birinci derecede etkileyen düşünür ve siyaset adamı", dediği Sieyes'in düşünceleri, gerek 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'ne, gerekse 1791 Fransa Anayasası'na yansıyacaktır. Sieyes; "Devrimi Haziran 1789'da başlatmış, Kasım 1799'da kapatmıştır". Üçüncü Sınıf temsilcilerinin 17 Haziran 1789'da Kurucu Meclis'e dönüştüklerini açıkladıkları tarihi kararı aldıran Sieyes'tir. 18 Brumaire darbesini hazırlayan ve yapan ve devrime son noktayı koyan yine Sieyes'tir. Prelot'ya göre, "Sieyes olmasaydı ne Devrim ne Konsül yönetimi ne İmparatorluk olmazdı diyemeyiz, ancak, Sieyes'siz her şey, şüphesiz, çok farklı olurdu. Sieyes'i, Burke'ün veya karşı devrimcilerin karikatürleştirerek tasvir ettikleri gibi, "kaçık bir anayasa kolleksiyoncusu" olarak tanımlamak, nüfuz edilmesi son derece güç olan bir kişilikten hiçbir şey anlamamak demektir.".(ARKA KAPAKTAN)
Bu kitapta Alman Nazi zihniyeti ele alınmakta, Nazilerin zihniyet kodları üzerinde durulmakta ve bu zihniyetin Almanya'ya hakim hale gelip uygulamaya taşınması yanında, ayrıca uluslararası hukuk bakımından ilk soykırım olarak kabul edilen "Yahudi Soykırımı"na kadar giden süreç ayrıntılı olarak inceleme konusu yapılmaktadır. Kısaca bu kitapta, insan vücudundan sabun üretebilecek kadar alçalabilen, insan derisini yüzüp bavul ya da abajur yapabilecek kadar vahşilikte ve barbarlıkta sınır tanımayan hastalıklı ırkçı Alman Nazi zihniyeti ve bunun uygulamaya yansımaları ele alınmaktadır.(ARKA KAPAKTAN)
Günümüzde Jakoben kavramı, siyasal alanda, kendini halkın yerine koyarak "halk adına, ama halka rağmen" hareket edebilecek kadar radikal bir elit azınlığın devrimciliğini ifade etmek için kullanılmaktadır. Robespierre liderliğindeki Jakobenler ve uygulamaya çalıştıkları yöntemleri Jakobenizm, birer aydın dayatması olan otoriter ve totaliter rejimlerin öncülüdür. 1789 İhtilali'nin önde gelen kişilikleri arasında hiç kuşkusuz en önemlilerinden biri olan Robespierre; "Jakobenlerin efsanevi lideri"dir. Onu ön plana çıkaran şey, ihtilalden sonra egemen kılınmaya çalışılan liberal yapıya karşı alternatif olarak sunduğu, Jakoben anlayış ve uygulamalar konusunda oynadığı etkili rolden kaynaklanmaktadır. O, 1793 Devrimi'nin siyasi teorisyenlerinden biri olduğu kadar aynı zamanda da baş aktörüdür. Robespierre, Eski Rejim yıkıldıktan sonra, yeni rejimin inşası aşamasında aktif olarak yer almıştır. Bu bağlamda–yürürlüğe sokulmayan–1793 Anayasası ile 1793 İnsan Hakları Bildirisi tamamen Robespierre'in düşüncelerini yansıtmaktadır. 1793–1794 döneminde ortaya konulan "Terör Rejimi" de tamamen Robespierre ve Jakobenlerin eseridir. Bu kitapta bütün bu gelişmeler ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.(GİRİŞTEN)