"Bu kitap özellikle meslek yüksekokullarında çeşitli bölümlerde ön lisans eğitimi gören ve tek dönem vergi hukuku dersi alan öğrenciler için kaleme alınmış bir ders kitabıdır. Kitap yalın ve sade bir dil çerçevesinde kaleme alınmaya çalışılmış, hedef kitle öğrenciler olduğundan ‘anlatım dili' tercih edilmiştir. Vergi hukukunun temel olarak bilinmesi gereken hususları kısaca anlatılmıştır." (Tanıtım Yazısı)
Konu Başlıkları
Yarım asra yakın bir uygulamacı olarak sürekli vergi kanunlarında yapılan değişiklikleri izlemek zorunda olmanın bilinci içerisinde birçok meslek mensubu gibi, değişik kişi ve kurumlar ile yayınevleri tarafından hazırlanıp piyasaya sunular vergi kanunlarından yararlanma yolunu tercih ettim ve bu metinlerin doğruluğu konusunda en küçük bir endişe duymadım. Ancak son üç yıl içinde gerek Üniversitelerde ve gerekse İSMMMO Akademide YMM sınavları öncesi katıldığım eğitimler sırasında madde metinlerinde rastladığım farklılıklar üzerine 2015 yılı içinde Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesi (http://www.gelirler.gov.tr/) ile Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü internet sitesindeki http://www.mevzuat.gov.tr vergi kanunları esas alınarak 6 farklı birim tarafından basılmış vergi kanunlarını üzerinde yaptığım bire bir madde karşılaştırmalarında aşağıda belirtilen uyumsuzlukların varlığını tespit ettim.
Şirketler, her geçen gün yaşanan yenilikler karşısında ayakta kalabilmek, verimlilik artışı sağlamak, pazara hakim olmak ve stratejik planlarını uygulamak açısından yeniden yapılanma modellerine başvurmaktadırlar. Şirketlerin piyasa değerini arttıracak ve finansal performanslarını daha üst düzeye taşıyacak kurumsal yeniden yapılandırma uygulamaları, küreselleşme olgusunun da etkisiyle gelişmekte olan ekonomilerin en önemli gündem maddelerinden birisi haline gelmiştir. Türk hukukunda; Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Bankalar Kanunu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve Vergi Kanunlarında birleşme, devir, tam ve kısmi bölünme işlemleriyle ilgili özel düzenlemeler yer almaktadır. Birçok kanunda kendisine yer bulması bu modellerin önemini vurgulamaktadır. Kitapta, şirket yeniden yapılanma modellerinden olan birleşme, devir ve bölünme işlemlerinin Türk Ticaret Kanunu ve Türk Vergi Kanunları içerisindeki yeri açıklanmıştır. İlgili mevzuat hükümleri son değişiklikler kapsamında ayrıntılı olarak incelenmiş olup benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuştur. Yine kitapta, birleşme, devir ve bölünme işlemleri uygulamalı örnekler yardımıyla açıklanarak teorik bilgilerin ve sürecin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunulmaya çalışılmıştır.(ARKA KAPAKTAN)
Toplumsal yaşamı hukukun araçlarıyla adil ve etkin bir düzene dönüştürebilmek için rasyonel ilkelere ihtiyacımız vardır. Kişi ile devlet arasında kurulan ve temel amacı kamusal harcamaları karşılamak olan vergilendirme ilişkisi de bu anlamda kanunilik, adalet, genellik, eşitlik ve mali güç ilkeleri temelinde yükselmektedir. Kişi ile devlet arasında kurulan vergilendirme ilişkisi olguları ekonomik açıdan mali güç temelinde kavradığı ölçüde etkin ve adil bir vergi sistemini ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda ekonomik yaklaşım, olguların hukuki biçimlerinin ekonomik içeriklerine uygun bir şekilde kavranmasına ve bu şekilde vergi hukukuna egemen olan adalet, genellik, eşitlik ve mali güç ilkelerinin hayata geçirilmesine yönelik bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk vergi hukukunda VUK m.3'e dayandırılan ekonomik yaklaşım ilkesinin tarihsel kökleri 1. Dünya Savaşı sonrası Alman mali hukuk sistemine uzanmaktadır. Vergi hukuku sisteminde; ekonomik yaklaşım ilkesi uyarınca, olguların ekonomik açıdan kavranması ve örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması, örtülü kazanç gibi ekonomik temelli kavramların oluşturulması sağlandıkça, ekonomik içerik temelinde amaçsal bir bütünlük kazanılacak ve kanun sisteminin lafzı ve amacı (özü) birbiriyle örtüşecektir. Vergi hukuku alanında önümüzdeki mesele bunun sağlanmasıdır. Ancak bu şekilde vergilendirme alanında, kanunilik, adalet, genellik, eşitlik ve mali güç ilkelerinin egemenliğinde; etkinlik, düzen ve de adalet sağlanabilecektir. Öte yandan tarihsel süreç bize ölçüt içermeyen, belirsiz bir ekonomik yaklaşım ilkesinin ciddi sorunlara ve hazine lehine keyfiyetlere yol açabileceğini de göstermektedir. Bu çerçevede elinizdeki çalışma ana hat olarak; vergi hukukuna ilişkin ekonomik kavramların oluşturulması, ekonomik yorum, hukuki açıdan geçersiz ve hukuka aykırı işlemlerin nitelendirilmesi, vergiden kaçınmaya yönelik peçeleme işlemlerinin ölçütleri, ekonomik gerçekliğin tespitinde ispat ve delil ile verginin kanuniliği ilkesinin ekonomik yaklaşım ilkesine çizdiği sınır konularını kapsamaktadır.(ARKA KAPAKTAN)
"Esas itibariyle Katma Değer Vergisi (KDV); ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan mal ve hizmet teslimleri ile ithalatı konusuna alan dolaylı bir işlem vergisidir. KDV hakkında yasal hükümler; 2/11/1984 tarihli ve 18563 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda yer almaktadır.
Anılan Kanunun uygulanmasına yönelik kurallar, öteden beri genel tebliğler ile yürütülmektedir. Ancak genel tebliğlerin sayıca çok olması mevzuatta bir dağınıklığa sebep olmuştur. Mevzuattaki bu dağınıklığın önüne geçmek amacıyla çıkartılan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği” 1 Mayıs 2014 tarihinden geçerli olmak üzere 26 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Geçmişte çeşitli tebliğler ve sirkülerlerle açıklanan tüm hususlar tek bir genel uygulama tebliğinde toplanmış ve bahsi geçen uygulama tebliğinin yürürlüğe girmesi ile birlikte toplamda 123 KDV genel tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Bahse konu uygulama tebliği, uygulamaya ilişkin düzenlemeleri birleştiren, vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve kolaylaştırılmasına dönük atılmış önemli bir adım olmuştur. Anılan uygulama tebliğinde önemli yenilikler getirilmiş ve eski uygulamalara yönelik birtakım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler genel olarak; KDV iadelerinin yerine getirilmesindeki usul ve esaslara ilişkindir. Yapılan değişiklikler ile KDV iadelerini daha etkin, doğru ve hızlı şekilde gerçekleştirmek amaçlanmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliği ilk olarak 16.10.2014 tarihli ve 29147 sayılı Resmi Gazete’de “1 Seri no.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile değiştirilmiştir. Değişiklik yapan tebliğ ile, uygulamada yaşanan tereddütlerin ve karşılaşılan sıkıntıların giderilmesine yönelik birtakım yeni düzenlemeler ve açıklamalar yapılmıştır.
Günümüze kadar KDV Genel Uygulama Tebliğinde değişiklik yapan ve sayısı 19’u bulan tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğler (Seri No: 1-19) ile, Katma Değer Vergisi Kanununa getirilen yasal düzenlemelerin uygulamasına ilişkin usul ve esaslara yönelik açıklamalara yer verilmiştir.
En son yapılan düzenlemeler de dikkate alınarak, yapılan değişiklikler kitabımızın ilgili bölümlerine işlenmiş olup, kitabımız güncellenmiştir.
Bu itibarla KDV uygulayıcılarının elinin altında bulundurması gereken temel hükümlerin yer aldığı bu kitapta; Katma Değer Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Oranları ve Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği en güncel haliyle yer almaktadır.
Ayrıca KDV sistemine getirilen yenilikler hakkında özet bilgilere de yer verilerek siz değerli okuyuculara sunulmuştur." (Arka Kapak Yazısı)
Konu Başlıkları
Birden fazla devletle bağlantısı olan vergisel durumların giderek artması, devletleri ortaya çıkan sorunlarla ilgili olarak daha fazla işbirliği yapmaya yöneltmektedir. Bu işbirliğinin en güncel ve önemli örneklerinden birisi, G20/OECD BEPS Eylem Planıdır. Bu Plan ile, çok uluslu işletmelerin vergiyi dolanma stratejilerine karşı alınabilecek önlemler, devletlerarası bir çalışma çerçevesinde ortaya konulmuştur. Ancak, devletlerin vergi gelirlerini korumaya çalışırken mükelleflerin haklarına saygı göstermeleri gereği açıktır. Dolayısıyla, devletler arasındaki bu artan işbirliği karşısında mükelleflerin kendilerini nasıl koruyabileceği, madalyonun diğer yüzünü oluşturmaktadır. VEHUP, 3 Kasım 2015'de İstanbul'da düzenlediği "Uluslararası Vergi Hukukunda Güncel Gelişmeler ve Türkiye'ye Etkileri" başlıklı I. Uluslararası Kongresi'nde çok değerli yabancı ve yerli uzmanlarca sunulan bildirilerden oluşan bu kitabı ile, hem BEPS Eylem Planını, hem BEPS'in Türkiye'ye etkilerini, hem de artan idari işbirliği karşısında mükelleflerin nasıl korunacağını ortaya koymaktadır.(ÖNSÖZDEN)
"İkinci baskıda, tamamen uygulamaya ağırlık verilmiştir. Bu anlamda, Yargıtay’ın 11. Ceza Dairesi’nin ilk baskıda yer almayan yeni tarihli kararları ile Yargıtay kararlarına yansımayan uygulamadaki sorunlara yer verilmiştir. Bu anlamda, ikinci baskının, uygulayıcılar için başvuru kitabı olacağını umut ediyoruz." (Tanıtım Yazısı)
Türkiye AB'ye tam üyeliğe aday ülke olarak, AB'ye üye ülkelerle son derece gelişmiş ekonomik ilişkilere sahiptir. Dolayısıyla, AB'deki dolaysız vergilerin dolanılmasını engellemeye yönelik gelişmeler Türkiye'yi de yakından ilgilendirmektedir. Her iki tarafın da Ankara Anlaşması'na dayalı ortaklık ilişkisi çerçevesinde bu sorunla mücadelede birlikte neler yapabilecekleri, vergi gelirlerindeki her kuruş kaybın günümüzdeki önemi dikkati alındığında, muhakkak araştırılması gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, VEHUP, Marmara Üniversitesi ile işbirliği içinde 06.02.2017'de İstanbul'da düzenlediği II. Uluslararası Kongresi'ni "Dolaysız Vergilerin Dolanılmasıyla Mücadelede Türkiye ve Avrupa Birliği Arasında İşbirliği Stratejileri"konusuna ayırmıştır. Toplantıda sunulan bildiriler, bir yandan dolaysız vergilerin dolanılmasıyla mücadeledeki uluslararası gelişmeleri ortaya koymakta, diğer yandan Türkiye'nin, Ankara Anlaşması'ndan da yararlanarak dolaysız vergiler alanındaki vergi kaybını önlemek ve böylece vergi gelirlerini arttırmak için elindeki imkanları gözler önüne sermektedir. Bu açıdan çalışma, türünün tek örneğidir.(ÖNSÖZDEN)