Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un yürürlüğe girmesiyle, neredeyse özel olarak düzenlenen bütün sözleşmelerde tüketiciler geri alma hakkına kavuşmuştur. Geri alma hakkı sayesinde tüketiciler, sözleşmenin kurulmasından itibaren belirli sürelere riayet ederek ilişkiyi gerekçesiz olarak sona erdirme yetkisine sahip olmaktadır. Ne var ki bu yetki Kanun'da "cayma hakkı" olarak anılmaktadır. Söz konusu yetkinin "cayma hakkı" olmadığı düşüncesiyle çalışmada "geri alma hakkı" terimi kullanılmıştır. Geri alma hakkı, en genel ifadesiyle, tüketicilerin iradesini gerektiği gibi yansıtamadığı varsayımı üzerine kuruludur. Bu varsayım, tüketicilerin Kanun'da belirlenen süreler içinde, herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeyi sona erdirmesine imkân tanımaktadır. Geri alma hakkının tanınmasındaki ortak amaç, acele ile karar vermiş olabilecek tüketicilere düşünmesi için son bir fırsat daha tanımaktır. Ancak geri alma hakkının konu olduğu her bir sözleşmede bu amaca farklı dinamikler eklenmektedir. Bu dinamikleri de içeren açıklamalar hakkın gerekliliğini ispatlamaktadır.(ARKA KAPAKTAN)
Tüketici Hukukunda Erken İfa başlıklı bu kitapta özellikle son yıllarda tüketiciyi çokça ilgilendiren erken ödeme konusu ele alınmaktadır. Bu bağlamda, birinci bölümde öncelikle Türk Borçlar Hukukunda ifa zamanı kavramı incelenmiştir. İkinci bölümde, Türk Borçlar Hukukunda borçlunun erken ifada bulunma imkanına sahip olup olmadığı, bunun hangi şartlarla mümkün olacağı ve erken ifanın sonuçlarının yanında erken ifaya ilişkin yabancı hukuk düzenlemeleri ve ulusalüstü hukuk metinlerine yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise tüketici hukukunda erken ifa konusu bakımından özellik gösteren taksitle satışlar ve konut finansman sözleşmeleri dahil olmak üzere tüketici sözleşmelerindeki yasal durum yabancı hukuk sistemleri ve konuya ilişkin AB yönergelerine de yer verilerek aktarılmış; özellikle kısmen ya da tamamen erken ödemede bulunan tüketicinin sahip olduğu erken ödeme indirimi talep etme hakkı ile konut finansman sözleşmelerinde tüketici aleyhine getirilen erken ödeme tazminatı kavramları ele alınmıştır.(ARKA KAPAKTAN)
Bugünün pazarlama dünyasının en önemli enstrümanlarından birisi reklamdır. Ürün veya hizmetlerin tanıtımı, ona aşinalık kazandırılması reklamların bilinen fonksiyonudur. Görsel, yazılı veya işitsel medyadan, elektronik posta ya da sms gibi çeşitli yollarla ulaştırılan ve çoğu zaman irademiz dışında karşılaştığımız reklamlar, bu masum fonksiyonu dışında hedef kitle için bir ürün veya hizmete ihtiyaç yaratmak; onun eğilimlerini, görüş ve tutumunu değiştirmek gibi tehlikeli etkilere sahiptir. İşte bu sebeple, tüketicilerin hukuka aykırı reklamlara maruz kalmalarının engellenmesi, tüketici hukukunun önemli bir meselesi haline gelmiştir.(Tanıtım yazısı)
"Çalışmamız tamamen günlük hayatta vatandaşlarımızın anlayabileceği yalın bir dille kaleme alınmıştır.Anlatımda kolaylık ve kullanımda pratiklik sağlaması düşüncesiyle soru-cevap metodu kullanılmıştır. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki çalışmamızın büyük bir bölümü Kanun metni ile Kanun gerekçesine dayanmaktadır. Doktriner tartışmalardan kaçınmak amacıyla pek az yerde, olması gereken hukuk açısından görüş ve kanaat bildirilmiştir."
(Önsöz'den)
BİRİNCİ KISIM :6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HAKKINDA GENEL AÇIKLAMALAR
Günümüzde sigorta sözleşmeleri "büyük rizikolara ilişkin sigortalar"(large risks) ve "büyük rizikolara ilişkin olmayan sigortalar" (mass risks) olarak iki ana küme oluşturmaktadırlar.Türk hukuku büyük rizikolar kavramına tümüyle yabancı olduğu ve ülkemizde bütün sigorta ettirenler emredici kuralların kapsamına dahil bulunduğu için,tüketici sıfatını taşıyan sigorta ettirenleri ayrıca tüketici hukuku kurallarıyla korumaya gerek bulunmadığı düşünülebilir.Ancak hukuk düzenimiz bu düşünceyi benimsememiş ve yalnız mal satışları hakkında değil, hizmetler hakkında da uygulanan tüketicilere ilişkin kuralların bir finansal hizmet olduğu açıkça yasada hükme bağlanmış bulunan sigorta sözleşmesine de uygulanacağını açıkça öngörmüştür.Bu durum karşısında, tüketicinin korunmasına hizmet eden hukuk kurallarının sigorta sözleşmesine uygulanabilir olanlarını incelemek zorunluluğu ortaya çıkmıştır.Bu çalışmanın amacı, bu yöndeki inceleme ve araştırmalara katkıda bulunmaktır.2015 yılı Ekim ayı itibariyle yürürlükte olan kuralları kapsayan çalışma, tüketiciler açısından gittikçe daha fazla önem kazanan çevrimiçi işlemlere de ana hatlarıyla değinmektedir.(ÖNSÖZDEN)
Genel işlem koşulları konusunda Borçlar Kanunumuzda bir düzenleme bulunmamakla birlikte, tüketici sözleşmelerinde yer alan genel işlem koşulları açısından Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinde "Sözleşmedeki Haksız Şartlar" başlığı altında bir düzenleme getirilmiştir. Ayrıca, bu konuda, Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik adıyla bir Yönetmelik çıkarılmıştır.
Bu çalışmada Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümleri yanında, Türk Borçlar Kanunu Tasarısında genel işlem koşullarına ilişkin öngörülen düzenlemelere, 93/13/AET sayılı Tüketici Sözleşmelerindeki Kötüye Kullanılabilir Hükümler Hakkında Konsey Yönergesi ve Alman Medeni Kanununda (BGB) yer alan hükümlere de ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Bu bağlamda, çalışmada, tüketici sözleşmelerinde yer alan genel işlem koşullarının yürürlük ve içerik denetimi, ayrıca Yönergenin ve Yönetmeliğin Eki Listede haksız şart olarak belirtilen bazı özel sözleşme koşulları da özel olarak incelenmiştir.
Örtülü reklam, reklamlara karşı direnç gösteren tüketicilerin istemedikleri zamanlarda ve mecralarda reklama maruz bırakılmaları şeklindeki uygulamalar ile ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ve ikincil mevzuatlar ile sınırları çizilen ve yasaklanan örtülü reklam kavramı Reklam Kurulu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu uygulama örnekleri ve yaptırım kararları ışığında incelenmiştir.
İçindekiler
28. 11. 2013 tarih ve 6502 sayılı -yeni)tüketicinin korunması hakkında kanun ile açıklamalar- ilgili mevzuat ve tablolar
08 Mart 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve altı ay sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun tüketicilerin korunması alanında ilk özel Kanun niteliğinde idi. Bu Kanuna getirilen pek çok eleştiri nedeniyle birçok Kanunla 4077 sayılı Kanun üzerinde değişiklikler yapılmıştır. 2007 yılından beri de bu Kanunda geniş çaplı revizyon çalışmaları yürütülmüş, ancak Kanunda geniş çaplı revizyon yapmak yerine büsbütün yeni bir Kanun yapma ihtiyacı doğmuştur. Nihayet 28 Kasım 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile bu açık doldurulmuştur. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yayımından altı ay sonra, 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun, Kanun yapma tekniği açısından 4077 sayılı Kanundan çok ileridedir. Ancak tüketici hakları bakımından getirdiği geniş ve yerinde düzenlemeler yanında eskiye oranla geriye gidiş niteliğinde düzenlemeler de içermektedir. Bunlara yeri geldikçe değinilmiştir. Ayrıca BDDK tarafından tüketici kredileri ve kredi kartı ödemelerinde taksit sınırlamalarına yönelik 31. 12. 2013 tarihli ve 22. 10. 2014 tarihli birçok Yönetmelik değişikliği Kitabımıza eklenmiştir.
Çalışmamız hukuk öğrencileri ve hukukla ilgili dersleri alan öğrenciler için yalın bir dille kaleme alınmıştır. Doktriner tartışmalardan kaçınmak amacıyla pek az yerde olması gereken hukuk açısından görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Çalışmanın tüketici hukuku dersi alan öğrenciler hatta uygulamacılar (özellikle avukat ve hâkimler) için de 602 sayılı Kanunun bilinmesi açısından en azından başlangıç niteliğinde yararlı olabileceğini düşünmekteyim.
Unutulmamalıdır ki Kanunda belirtilen hakları etkin biçimde kullanmadıkça en iyi Kanunların bile işe yaramadığı bilinen bir gerçektir. İşte bu çalışma bir nebze de olsa tüketicilerin haklarını bilmesi ve etkin biçimde kullanması amacıyla hazırlanmıştır. Bu anlamda bir özlü sözde belirtildiği gibi -Adalet halkın gıdasıdır, insanlık ona daima muhtaçtır. - Gerçekten de Adalet, su ve hava gibi ihtiyacımız olduğunda hissettiğimiz bir olgudur.
Türk hukukunda paket tur sözleşmelerinde tüketicinin korunması yönünde ilk adım, 2003 yılında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da yapılan kapsamlı değişiklik ile atılmıştır. 2014 yılında yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 51 hükmü ve bu hükme dayanan 14 Ocak 2015 tarihli yeni Paket Tur Yönetmeliği ile daha ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Türk tüketicinin korunması hukukunun genelinde Avrupa Birliği yönergelerinin etkisi yadsınamaz. Paket tur sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin temelinde de 1990 tarihli Paket Turlara İlişkin Avrupa Birliği Yönergesi ve İsviçre Paket Tur Kanunu yer almaktadır. Öte yandan Avrupa Birliği, turizm piyasasındaki ve tüketici davranışlarındaki güncel gelişmeleri dikkate alarak yeni bir Paket Tur Yönergesi yayınlamış ve bu yönerge 31 Aralık 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Elinizdeki bu kitap, tüm bu düzenlemeleri karşılaştırmalı olarak ele almayı; güncel gelişmeleri değerlendirmeyi; Türk hukukunda konuya ilişkin ortaya çıkan ve çıkması muhtemel olan sorunları bu karşılaştırmalı bakış açısıyla incelemeyi; sözkonusu sorunlara kaynak düzenlemelerden, güncel yaklaşımlardan ve uygulamadaki ihtiyaçlardan yola çıkarak çözümler üretmeyi amaçlamaktadır.(ARKA KAPAKTAN)