"Hayat tam anlamıyla nasıl tanımlanabilir bilemiyoruz, ancak şu açıklamanın aksinin de ileri sürülemeyeceği düşüncesindeyiz; hayat bir kurallar dizisidir. Yaşamın döngüsünü insan ilişkileri sağlar ve bu ilişkiler kurallar olmadan yürütülemez. Tarih boyunca kuralların bulunmadığı toplumsal yapılar oluşturulabileceği yolunda farklı düşüncelerin ileri sürüldüğü görülmüş ve bu düşünceler tartışılmıştır. Fakat, gerçeklik bu tür düşüncelerin hayalden ileri gidemeyeceğini göstermiştir. Trafik kurallarının kısa bir süre uygulanmaması halinde. ulaşım olanaksız hale gelecek ve hayatın olağan akışı sağlanamayacaktır. Özetinde kuralsız bir hayat düşünülemez. İnsan yaşamını düzenleyen birçok kural bulunmaktadır; gelenek, örf ve adet, din ve ahlak kuralları ile hukuk kuralları gibi. Maddi yaptırımları nedeniyle düzeni sağlamak ve insan ilişkilerini düzenlemekte temel olan, hukuk kurallarıdır. Ancak bu durum, diğer kuralları değersiz hale getirmez, hukuk kuralları yaşamı düzenleyen diğer kurallarla ilişki içerisindedir. Her geçen gün hayatı yoğun ve güçlü ağlarla sarmaya devam eden kural dizileri, birbirleriyle ilişkilerini de arttırmaktadır.
Hukukun en fazla ilişkisi olduğu kurallar, ahlak kurallarıdır. Doğal hukukun temelini ahlakın oluşturduğu söylenir. Doğal hukuk teorisinin içeriğine girmeksizin burada söylemek istediğimiz şey hukukun düzenlemelerine davranış normlarını esas aldığıdır. Hukuk genelde düzenlemelerinde toplumda geçerli davranış normlarını esas almaktadır. Ahlak kuralları ise bu davranış normlarının oluşum ve şekillenmesinde büyük değer taşıdığından hukuk ve ahlakın ayrılmaz bir ilişkisinin olduğunu kabul etmek zorunluluk haline gelmektedir. Hukuk ve ahlakın ayrı alanlar olup, ilişkilerinin bulunmadığı yönündeki görüşler istisna kalmasa da, genel kabul görmemiştir. Hukuk ve ahlak ilişkisinin belki de en güçlü olduğu alan suç ve ceza hukukudur. Ahlak, suç ve ceza kavramlarının örtüşmesi, elbette beklenemez. Suç, ceza ve ahlak kavramları arasında sayısız farklılıklar vardır. Ancak, suç, ceza ve ahlak kurallarının çakıştığı, benzeştiği alanların sayısı da az değildir. Bu nedenle olsa gerek, suç ve ceza hukuku ile ilgili kitaplarda suç, ceza ve ahlak ilişkisine kısa da olsa değinmek, neredeyse gelenek halini almıştır. Bununla birlikte suç ve ahlak ilişkisini başlı başına konu olan çalışma bulmak kolay değildir. Bu nedenle çalışmamızın konusunu suç ve ahlak ilişkisinin incelenmesi olarak belirlemeyi uygun gördük. Suç, ceza ve ahlak konularında çalışma yapmak isteyenlere merdiven basamağı oluşturmak amacını da taşıyan çalışmamız teorik incelemeleri içerdiği gibi, pratiğe yönelik boyut da taşımaktadır. Katkıda bulunanlara teşekkürlerimi iletiyorum.
Çalışmanın hukukun teori ve uygulamasına fayda sağlaması dileğiyle...
"Önsözden)
İ Ç İ N D E K İ L E R
ÖNSÖZ 7
KISALTMALAR 11
GİRİŞ 13
BİRİNCİ BÖLÜM
HUKUK VE AHLAK İLİŞKİSİ
I) AHLAK KAVRAMI 15
II) AHLAK ve ETİK 24
III) AHLAKIN KAYNAKLARI 25
IV) AHLAK NORMLARININ OLUŞMASI 32
V) AHLAK NORMLARININ ÇALIŞMA BİÇİMİ
YA DA AHLAKİ KINAMA 37
VI) HUKUK TANIMI 38
VII) HUKUK ve AHLAK İLİŞKİSİ 43
1) Hukuk ve Ahlak Ayrımını Yapmanın Zorunluğu 43
2) Hukuk ve Ahlak Benzerliği 43
3) Hukuk ve Ahlak Farklılığı 60
4) Pratikte Ahlak ve Hukuk Ayrımı 71
5) Hukuk ve Ahlak İlişkisi Hakkında Görüşler ve Değerlendirilmesi 73
A) Hukuk ve Ahlak İlişkisini Reddeden Görüşler 73
B) Hukuk ve Ahlak İlişkisinin Varlığını Kabul Eden Görüşler 82
a) Hukukun ve Ahlakın Özdeşliğini, Diğer Değişle Birliğini Savunan Görüşler 82
b) Hukuk ve Ahlakın Benzerliğini Savunan Görüşler 86
C) Görüşlerin Değerlendirilmesi 87
D) Görüşümüz veya Büyük Oranda Kesişen Daireler Kuramı 96
İKİNCİ BÖLÜM
SUÇ VE AHLAK İLİŞKİSİ
I) GENEL OLARAK 105
II) SUÇ TEORİLERİ 107
1) Klasik Suç Teorisi 107
2) Amaçsal (Gai) Suç Teorisi 112
3) Sentezci Suç Teorisi 114
4) Görüşümüz ve Değerlendirme 115
III) SUÇ ve AHLAK İLİŞKİSİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 120
1) Suç ve Ahlak İlişkisini Reddeden Düşünceler 120
2) Suç ve Ahlak İlişkisini Bütünleştiren Düşünceler 124
3) Suç ve Ahlak İlişkisinin Benzeştiği Yolundaki Düşünceler 128
4) Değerlendirme ve Görüşümüz 134
IV) SUÇ VE AHLAK İLİŞKİSİNİN PRATİK DEĞERİ 151
SONUÇ 169
KAYNAKLAR 173
"İnsanlar özgür doğar… Ancak, tarih boyunca süren kölelik özgürlüğü boğmuştur. Köle, bir insandır, ancak bir başka insanın malıdır, mülküdür. Yüzyıllardır toprakta duyulan emek ihtiyacı köleler vasıtasıyla karşılandı. Sanayi devrimi ile işçi sınıfı denilen başka bir sınıf doğdu..
19. Yüzyıl kapitalizminin ihtiyaç duyduğu emek gücü, köylerden kopup, kentlerde yığılan insanlar tarafından karşılandı. Bu insanlar karın tokluğunu dahi karşılaşamayan ücret için çalıştı. Ağır çalışma koşullarına, ağır cezalara, yetersiz ücrete rağmen, bu insanlar çalışmak zorundaydı. Çünkü karınları açtı. İşi beğenmemek gibi bir lüksleri yoktu, çünkü kapıda onbinlerce aç insan hazır vaziyette bekliyordu.
Bugün işçilerin hukuksal anlamda önemli kazanımları olduğu inkar edilemez. Ancak işçi sınıfının yoksulluğa mahkumiyetinin devam ettiği de bir gerçektir. Bunun en son örneği Soma’da maden ocağında işçilerin başına gelen iş cinayetidir.
İnsanların kömür ocaklarında, iş güvenliğinden yoksun ortamda çalışmak zorunda kalmalarının tek nedeni, karınlarını doyurmak, bankalara olan borçlarını ödeyebilmektir. Buna köleliğin çağdaş versiyonu diyebiliriz." (Arka Kapak Yazısı)
"Bu kitapta, insan hayatını, birey-toplum ilişkilerini çok geniş bir açıdan kapsayan kentler ve kentleşme olgusu ele alınmaktadır. Batıda ve doğuda kentleşme kuramları ve kent algısı, Avrupa ve Afrika'da kentleşme politikaları, kentsel dönüşüm ve sosyolojik boyutu, kentleşmenin ortaya çıkardığı kişisel ve sosyal sorunlar kitapta incelenmektedir.
Eserde çalışılan konular arasında kentsel dönüşümün sosyolojik boyutu, farklı ülkelerdeki kentleşme politikaları, Endülüs kentleşmesi gibi konular alışılanın dışında farklı bakış açılarıyla tartışılmış ve okuyucuya sorgulayıcı bir perspektif sunulmuştur. Kentleşme ve kentsel teoriler konusundaki lisansüstü çalışmalarda önemli bir eksiği dolduracak olan elinizdeki eser, bu alanda çalışan araştırmacılara, akademisyenlere ve yerel yönetim çalışanlarına bir ışık tutacaktır.
"(Arka Kapak Yazısı)
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasının bu sayısında bulabileceğiniz makaleler şöyledir;
Konu Başlıkları
"Son dönemde ülkemizde gündemi önemli ölçüde işgal eden zorunlu eğitim tartışmaları düşünüldüğünde; bu tartışmalardan akıllarda kalan, kesintisiz 8 yıl, kesintili 12 yıl, 4+4+4, 3+5, 1+4+4+4 gibi ancak bir matematik probleminde yan yana gelerek anlam kazanabilecek soyutlamalardan ibarettir. Tartışmaların çokluğuna rağmen ne yazık ki, genel ideolojik kabullerin tekrarı dışında, konunun önemine veya düzenlemenin nedenlerine ve sonuçlarına ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yapılamamıştır.
Konunun toplumsal ve hukuki yönlerinin iç içe geçmiş yapısı, ortaya çıkan düğümü çözmek için hukuk ve toplumu bir arada ele almayı gerektirmektedir. Toplumsal Değişme ve Hukuk İlişkisi Çerçevesinde Zorunlu Eğitim başlıklı bu çalışma ile zorunlu eğitim, hukuk sosyolojisi açısından irdelenerek Türkiye'de konuya ilişkin olarak yapılan hukuki düzenlemelerin toplumsal etkileri ve sonuçları sergilenmeye ve ortaya çıkan sorunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır."
(Arka Kapak'tan)
"Çalışma, kurucusu ve koruyucusu olarak çok karmaşık bir yapının çimentosu görevini yerine getiren hukukun nasıl ortaya çıktığı ve günümüzdeki konumuna nasıl ulaştığı sorusuna, basit toplumların penceresinden bakarak cevaplar üretmeye çalışmıştır."
(Önsöz'den)
"Tıpkı ilk cildinde olduğu gibi yüksek lisans ve doktora derslerinde kullanılmak üzere hazırlanmış olan bu derlemenin genel olarak hukukla ilgili olanların da işine yarayacağı düşüncesindeyim.
Bu derlemede de yer alan makaleler daha önce yayınlanmıştır. Makaleler zamansal öncelik sıralaması dikkate alınmadan konular esas alınarak bir araya getirilmiştir.
Benim açımdan ikincisi çıkan hukuk yazıları makale derlemesi kitaplarıma ek olarak yaptığım çalışmaları derli toplu görebilme imkânı sunmaktadır. Ayrıca akademik ilgimdeki farklılaşmalara da bilinçlenmemi sağlamaktadır."(Önsözden)
Kitabın Konu Başlıkları
Birinci Bölüm
1- Anayasanın İdeolojisi ve Başlangıç Bölümü İlişkisi
2- Savunma Açısından Hukuk Eğitiminde İki Önemli Alan Hukuk Felsefesi ve Metodolojisi
3- Hukuk Felsefesi ve Hukuk Metodolojisi Derslerinin Uygulama Açısından Önemi
4- Bir Adalet Sorunu Olarak Hukukun Yorumlanması: Düzen ve Barışın Kız Kardeşi Adalet Konuşuyor
5- Prof. Dr. Hamide Topçuoğlu'nun Hukuk Sosyolojisine Katkıları
6- "Türk Hukukunda Değerlendirme Ve Yorum Problemleri", Ankara Barosu Hukuk Kurultayı
7- Tek Değerli Mantık - Çok Değerli Mantık Anlayışlarının Hukuka Etkileri
8- Hukuk Normlarının Türetiminde Etiğin Yeri ve Rolü
9- Sözleşme Kavramı Açısından Dayanışma - Hınç (Resentiment) Karşılaştırması
10- İrade Özgürlüğüne Giriş Açısından "Ben İnşası"
11- "Somut Olayın Normla Bağlantılandırılmasında Karşılaşılan Sorunlar: Örnek Olay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Farazi Destek"
12- Dikkat Cehalet Peçesinde Yırtık Var
13- Etik - İnsan Hakları, Devlet - İnsan Hakları
14- Ceza Adaleti Açısından Hapis Cezası ve Rehabilitasyon İlişkisi
15- Göç, Kadın ve Suç
İkinci Bölüm
1- JOHN RAWLS
2- GIORGIO DEL VECCHIO (1878-1970)
3- Ali Taşkın, Prof. Dr. Yasemin Işıktaç ile Yapılan Röportaj
4- General Report of the Turkish National Legal Education System
5- The Meaning of Law in the Changing World
6- The Philosophy of Turkish Legal Revolution
7- Validity, Efficiency and Conformity to Justice in the Light of Legal Formalism
"Elinizdeki çalışmanın doktora tezi olarak savunulmasından bu yana 22 yıl ve ilk baskısının üzerinden 14 yıl geçti. Araştırma konusunun seçilmesi ve tez olarak hazırlanması zorluklar içinde yaşama geçirildi. Çalışmanın yürütüldüğü yıllarda, içinde yer aldığı Hukuk Antropolojisi disiplini içinde Türkiye'de yapılan çalışmaların ve yayınların neredeyse hiç düzeyinde az olması ve hukukçular arasında konuya ilişkin farkındalığın düşük düzeyde olması önemli sorunlara yol açtı. [...]Bugün antropoloji ve hukuk antropolojisi alanlarında kaynak hizmeti görecek şekilde Türkçe'de, çoğunluğu çeviri olmak üzere bir miktar yayın yapıldı. Buna ek olarak, yabancı ülkelerde yapılan yayınlara erişim olanağı da önemli ölçüde arttı.
Araştırmanın konusu belirlenirken ilk hareket noktası Henry Sumner Maine'ın statüden sözleşmeye yönelik hukukun evrimleşmesi görüş açısından ilham alarak "Hukukun Statü İlişkileri Olarak Kökensel Oluşumu" olarak belirlenen tez konusuydu."
(Önsöz'den)
"'Kamusal alan'ın içerisinde yer alan ve onun zorunlu bir ürünü sayabileceğimiz "resmi alan'ın ya da devlet alanının normatif temel ilkelerinde kurgulanmasını, uygulanmasını ve gelecekteki uygun gelişimini sağlamak; en önemlisi de, resmi alanın kamusal yaşamı totaliter bir nitelikle, ayrıkotu gibi bütünüyle sarmasını, terörize etmesini engellemek amacıyla bu kamusal alanın yetkin ve etkili direktifler verme görevinde üstün bir başarı derecesi göstermesi zorunludur.
Kamusal alanın çoğunluk kararlan ve konsensüs içerikleri olarak ürettiği bu direktiflerin, bir 'özel alan'da köklerini bulması ve bunların orada aranması, kitle sapkınlığının önüne geçilmesi için önemli bir ölçüt oluşturacaktır. Evrensel hukuk kültürünün bir ürünü ve hukuk düzenlerinde normatif bir öge olarak karşımızda bulunan temel insan haklan ve özgürlükleri katalogu başka bir bakışla, burada aranan olgusal ölçüt dizgesi olarak da anlaşılabilir: İnsan bireyinin kamusal ve resmi alana temel oluşturan dirimsel, tinsel ve duyunçsal bütünlük alanlarının yetkinleşme araçları siyasal ve hukuksal çerçeveye özgürlük, güvenlik ve eşitlik üstün–değerleri olarak yansıtılmakla resmi ve kamusal alandaki yozlaşmalann oluşumuna set çekilmektedir. Geriye bu sosyal hedeflere uygun karar üretme tarzlarının ve bu kararların üretimi kalmaktadır. İşte 'Sivil İtaatsizlik' bu yolda ve bu çerçevede önemli bir yöntem olmak özelliği taşımaktadır.
Öte yandan, hukuka ve yetkeye itaat borçluyuz. Ama bu itaatin anlamlı ve değerli olabilmesi için her bir yurttaşın yeri geldiğinde 'sivil itaatsizliğe' bilincinin ve cesaretinin bulunması gerekir. Sivil bir itaat için bu zorunludur. Küreyi saran her türlü terör ve şiddet fırtınası karşısında bireyin son çare olarak kullanabileceği tek siyasal yöntem bu 'sivil itaatsizlik'tir. Diğerlerine itibar etmenin bu fırtınayı daha da güçlendireceğini unutmamalıdır. Hukuk Devleti yurttaşları olarak biz yasalara ancak sivil bir itaat ya da başka bir deyişle sivil itaatsizlikler borçluyuz."(Önsözden)
Alternatif uyuşmazlık çözümünü, yargı ve geleneksel yöntemlerle birlikte uyuşmazlık sürecinin bütünselliği içinde ele alan çalışma, iki ana bölümden oluşmaktadır. İlki, uyuşmazlık çözümünün antropolojik ve sosyolojik kökenleriyle ilgilidir. Bu başlık altında kültür, çatışma, uyuşmazlık süreci, uyuşmazlık çözümünde kullanılan genel yöntemler ve içinde yer aldıkları toplum tiplerine göre sınıflandırılmaları, geleneksel toplumların ve modern toplumların uyuşmazlık çözüm mekanizmalarının karşılaştırılması, geleneksel toplumlarda kullanılan yöntemlerin modern toplumlara aktarılması sonucunda oluşturulan bir yöntem olarak alternatif uyuşmazlık çözümü incelenmiştir.
İkinci bölümde, alternatif uyuşmazlık çözümünün modern toplumlardaki görünümüne değinilmiştir. Bu kapsamda alternatif kavramı, alternatif uyuşmazlık çözümünün ayrıntılı tanımı, kuramsal altyapısı, alternatif uyuşmazlık çözümünün liberal hukuk sistemine ve yargılama faaliyetine yönelen eleştirilerden biri olarak değerlendirilmesi, alternatif uyuşmazlık çözümünün ideolojik varsayımları, iktidarla ilişkisi, farklı toplumların usul hukuku sistemleri açısından karşılaştırılması, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve Türk hukukuna yansımalarına yer verilmiştir.